28 Eylül 2015 Pazartesi

Nişantaşı'nda Bir İzmirli ;)

İtiraf etmem gerekirse ben ışıl ışıl, geniş sokaklı, yakışıklı erkek ve güzel kadınlarla dolu, adım başı alışveriş merkezlerinin yer aldığı, insanların yavaş yavaş, bakına bakına, konuşa, eğlene dolaştığı bir yer sanıyordum Nişantaşı'nı.

Ama tam anlamıyla hayal kırıklığına uğradım. Alelade, gayet sade, City’s Nişantaşı diye bir tane alışveriş merkezi bulunan, insanların bir yerlere yetişme çabasıyla hızlı ve suratsız şekilde koşturduğu bir yer Nişantaşı. Bari araba geçmeseydi ya dedim gördüğümde İzmir'le İstanbul'u yarıştırmak için söylemiyorum ama İzmir'in Gül Sokağı, Nişantaşı'na bin çeker.

Ama geceleri elbette farklı oluyor. Aslında komple İstanbul geceleri farklı oluyor. Daha ışıl ışıl, insanların aciliyeti bitiyor, daha rahat ve günün stresini atmak için daha eğlenceli görünüyorlar, güzel yüzünü gösteriyor geceleri İstanbul.

Köprüsünün ışıl ışıllığıyla, kız kulesinin göz kırpmasıyla, galata kulesinin güvenli duruşuyla, Beyoğlu’nun yaramaz çocuk imajıyla, Nişantaşı’nın kendine güvenen kadın kahkahalarıyla geceleri güzel İstanbul.

Nişantaşı’nın ara sokaklarında şaraplarını yudumlayan çiftler, müzik seslerinin son ses ortama yayıldığı mekanların kapısında sigara içip, muhabbet eden arkadaş grupları. Etrafta ünlü avına çıkmış magazinciler, magazincilere kendini yakalatmış imajı vermek için mimikleri görünmeyecek ölçüsüzlükte makyaj yapıp, en güzel kıyafetlerini giyip ortalıkta dolanan ünlüler.

Çok garip bir büyüsü var Nişantaşı’nın. Herkes özgür, herkes yapay, herkes küçük dağları ben yarattım havasında…


Ama yine de güzel işte, özellikle geceleri J

                                                             İstanbul'un gecesine aşık olan ben...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder